23 Ağustos 2012 Perşembe

Ağır Roman


"KOLERA MAHALLESİNE HOŞGELDİNİZ!" diyor sanki, içinde film yönetmeni Mustafa Altıoklar'ın da bulunduğu bu üç film anlatıcısı.

Neden "Ağır Roman", niçin Taksim-Tarlabaşı ve oraya atfedilmiş masalsı bir yaşantı ?

Hepsinden önce yanı başımızda kendimizden bu kadar uzak bu kadar uçuk yaşamların döndüğünü görmek ürpertiyor insanı. Sonra kendine doğru çekiyor: "Ben senin bilinmeyen yüzünüm, ben senin ardında kalanım ve kurutmak istediğin sinekli dereyim."

Hiç nefret ettiğiniz birine bir müddet sonra aşık olduğunuz oldu mu ? Ya da sevimsiz bulduğunuz bir şeyi daha sonra çok istediğiniz ?

"Ağır Roman"a ben biraz böyle bakıyorum. O görmek istemediğimiz yüzümüz. Çamaşırlarımızın asla asılı olmayacağı, iki balkon arası dar sokakların hikayesi.Önce itiyor, "Pislik, pislik..." diyorsun, sonra çekiyor kendine, ulaşılmaz ve dokunulmaz geliyor... Eksik hissediyorsun...



Sokaklar ne kadar darsa, hayatlar da öyle. Bütün dünyayı tanıdığını sanan babayiğitler ve hanımefendiler; yalnız kendi sokaklarından sorumlular, yalnız kendi yaşamlarından, günü kurtarmaktan; anı yaşamaktan...

Filmin barındırdığı uyuşturan madde birikimi saymakla bitmez. Ama bu uyuşukluk silsilesi sadece maddelerle sınırlı değil. Onlar için "aşk" da bir uyuşturucu, "ekmek kavgası" da. Hayatlarına dahil olan her küçük durum bir uyuşturan ve onlar daima uyuşturulanlar. Çünkü o her küçük duruma öylesine kaptırıyorlar ki kendilerini, öylesine hissediyorlar ki o esnada tutundukları meseleyi, her an her yerde bütün duygularla ve bütün amaçlarla uyuşturulmaya hazırlar. O günün macerası bittiğinde, şehir insanının ayağını uzatıp çayını demlediği saatlerde ise onlar bu boşluğu bu sefer en bilindik yollardan uyuşturularak geçiriyorlar. İşte bizim aşina olduklarımız bu anda devreye giriyor; esrarlar sarılıyor, tinerler koklanıyor, sigaralar ateş kullanmaksızın peş peşe yakılıp kadehler-şişeler ağızlara götürülüyor.

İnsanlar birbirini sevmek için sebep peşinde koşmuyor. "Aşk" demek hata olur, onların duygularının tavan yaptığı durumun adı "sevda". Anlamı eş bile olsa, daha derin, daha içten.


Bu nefesi seyrederken içine çekmeyen var mıdır ? Sevdiği kişinin dumanında boğulmayı arzu etmeyen ?

Kolera'da tüm yaşam duygularla kurulu. Belki zaman zaman kirleniyor, kiretiliyor, alet olunuyor ama o mahallenin temel para birimi "güdüler". Bütün o içtenlik orada doğuyor zaten. Filmdeki temel kaos onlara kimlik kazandıran duyguların para-hile-haraç üçgeninde harcanmasından doğuyor. Bütün çatışmalar, kabadayılık gösterileri kimliğini kaybetmeyi reddeden güruhla bunu boş veren, parayla saadeti tercih eden güruh arasında. Bunun dışında genel kimliğin duygulardan sıyrıldığıı tek bir anı dahi yok.



İşte böyle geçip gidiyor film üzerinizden. Binlerce duyguyu hissettirerek, tadılmamış anlara belki bir parça imrendirerek. "Neler var, neler oluyor ?" dedirterek.


Kolera'da çok derin bir sevda izledim. Çok güzel, çok huzurluydu. Tina'nın kalbi Salih'e yaklaştıkça, başından beri aşkla tutuşmuş olan Salih hiç habersizken, hicapla sevdiğinin yüzüne bakarken; tam vaktinde Tina'nın içinde doğan alevle umutlandım. "Akşama bana uğra!" diyen Tina'ya Salih'in cevabı göz süzmeli bir "Bakarız..." olduğunda ben koltuğumdan sıçradım, o anlamlı bakışların ardındaki sözleri bir bir işittim: "Gelirim, hep gelirim, yine gelirim, ne olursa olsun... Ne olacağı varsa beri gelsin; bütün gece kokunu içime çeker gecenin sonunda intiharıma razı gelirim! Sana aşığım, ölüme, ölümüne..."

Tina'nın yüzüne atılan jilet darbesiyle Salih'in göğsünü tam orta yerinden çizmesiyle irkildim. "Ona gelen bana gelmiştir, kadınıma dokunan o darbe benim bağrımı iki yana ayırmıştır! " diyen iç sesi yine en yüksek haliyle duydum. Onurlandım. Kadını için savaşan, kendini kadınına bir sayan her onurlu erkek adına onurlandım. Verilmek istenen gerçek sevgiyi gördüm, bir anda tüm hücrelerimde hissettim.

İşte o düğün sahnesinde ağır ağır oynanan Roman Havası böyle üzerimden geldi geçti. Düşüncelerle, özlemlerle ama hep iyi halleriyle anacağım özel bir filmi rafa kaldırmış oldum.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder